Bir çocuğun gelişimi, geleceğe hazırlanması ve topluma katkı sunabilmesi için eğitimin hayati öneme sahip olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Bu gerçeğin farkında olan her ebeveyn çocuğunun en iyi eğitimi alabilmesi için tüm imkanlarını seferber edebilmektedir. Tüm çabası çocuğunun ilerleyen yıllarda daha müreffeh bir hayat yaşaması içindir. Amaç böyle olunca eğitim sistemi kariyer odaklı ve akademik becerilerin geliştirilmesi etrafında şekillenmektedir. Burada önemli bir soru karşımıza çıkmaktadır. Akademik eğitim bir çocuğun gelişimi için tek başına yeterli midir? Davranışsal eğitim ihmal edilebilir mi?
İyi bir kariyere sahip olmak için akademik açıdan başarılı olmak iyi bir yüksek öğrenim görmek elzem olarak görülebilir. Dahası üniversite, memurluk sınavlarında akademik becerilerin ölçüldüğü gerçeği var karşımızda. Çocuklar daha okumayı-yazmayı öğrenir öğrenmez testler, denemeler, kurslar ile tanışır. Tüm amaç testlerden, denemelerden daha fazla doğru yapan kişi olmaktır. Bu durum ebeveynler ve eğitimcilerin akademik başarıya odaklanarak davranışsal eğitimi ihmal edilmesiyle sonuçlanabilmektedir. Burada üzerinde durulması gereken akademik başarı bir çocuğun tüm hayatında başarılı olması için yeterli midir? Davranışsal eğitim olmadan akademik başarı sağlanabilir mi?
Davranışsal eğitim verilmeden okuma-yazmayı öğrenen bir çocuğun akademik başarısının öncelenmesi kanaatimce tamamen yanlıştır. Mesela kurallara (sınıf, okul vb.) saygı duyan ve bu kurallara uyan bir öğrenci hem kendi hem de arkadaşlarının öğrenme sürecini kolaylaştırır. Tam tersine kurallara saygı duymayı ve uymayı öğrenmemiş bir çocuk hem kendi öğrenmesini hem de arkadaşlarının öğrenmesini zorlaştıracaktır. Sorumluluk bilinci gelişmiş olan bir öğrenci ödev/projelerini kendi isteğiyle yerine getirecek bunun için dışsal bir etkiye gerek kalmayacaktır.
Davranışsal eğitimle kendi duygu ve dürtülerini kontrol etmeyi öğrenen bir çocuk davranışlarını kontrol edebilecek akran zorbalığı vb. olumsuz davranışlardan uzak durabilecek ve kendine hedefler belirlemek suretiyle başarı ve motivasyonunu attırabilecektir.
Davranışsal eğitim yoluyla empati, anlayış becerisi gelişen bir çocuk arkadaşlarını daha iyi anlayabilecek ve daha iyi iletişim becerileri kazanabilecektir. Empati becerisi ve iletişim becerisi gelişen bir çocuk işbirliği becerileri, ekip çalışmasını ve çatışma çözme becerilerini beraberinde kazanmış olacaktır.
Davranışsal eğitimle sabır, zorluklarla baş edebilme ve stresi yönetebilme becerileri çocuğun sadece akademik olarak değil tüm hayatta da başarılı olmasını sağlayacaktır.
Belki burada saydıklarımızdan daha da önemlisi etik ve ahlaki eğitim bir eğitim sisteminin vazgeçilmez parçası olduğudur. Etiği, ahlaki davranışı karar vermede alışkanlık haline getiren bir çocuk günümüzde yaşanan birçok ahlaki sorununa çözüm olacaktır.
Eğitimde davranışsal eğitimin ihmal edilmesi birçok sosyal sorunlara sebep olabileceği gibi akademik başarıyı önemli ölçüde düşürebilecektir. Bu nedenle davranışsal eğitime öncelik verilmesi ve akademik eğitimle dengeli bir şekilde yürütülmesi eğitim sistemi için hayati öneme sahiptir.